Çıldırtan Sorular


Çıldırtan Sorular

Dörte üçü sularla kaplı bir küre üstünde milyonlarca yıldan beri varlığını sürdüren bir organizma hiç sıkılmaz mı acaba? Aynı varoluş aynı yok oluş. Dogum, ölüm, doğum, ölüm.

Yaknesak bir çemberede devri daim etmek. Sanki yaratılan ilk insan dan bu yana bir yok oluş destanı gibi. Hoş kainattaki cesamet sahibi tüm varlıklarla kıyas edildiği vakit, tükürüğümde her saniye çoğalan ve yok olan bakteriler kadar önemsiz değersiz bir var oluş. Önemsizlik, hiçlik varlığın sanki ikiz kardeşi, yan yana gidiyorlar. Anlamsız bütünlüğü bu varoluş/yok oluş teşkilediyor. Anlam aramak tüm bunlarda delilik yada sınkıntıya çaremi acaba? Evrenssel , nihayetsiz sıkıntı. Belkide buna varoluş hastalığı demek daha akıllıca. Akıl demişken aristotelesci bir düşünce insan aklının olmayan bir şeyi düşünemeyeceğini söylüyordu galiba. Bu düşünceye göre bir pegasusu düşleyen insan; kuşla, atı birleştirmiştir derdi. Yeni birşeyler yarattığını var sayayıyorsa fantazyasında ürettiği bu hilkat geribesini yeni bir yaratım saymasının, komik olduğunu söylüyordu. Kısacası o eşsiz karışım! da bölünüp duran paramesium denen ökaryot ilk canlı, aslında "üstün insan" aşamasında oluşturulacak fikirlerin babasıydı. biliyorum çok diyalektik deterministik çıkarım ama akıl bu. Bir sümüğün değeri neyse insanlığın değeride o değilmi? Evet! Sümük medeniyeti. Aşşağlık, değersiz, manasız korkuç derecede acınası, tek kelime ile sen niye varoldun diye azarlanacak bir "şey".....

Kızmayın bana böyle. Doğruya doğru, sonsuzluktaki sınırsız cevaplaradan biri bu. kendi içinde turarlığlığı olan bir cevap. Ama hakikat bu mu? Bu olamaz. En azından ben -sizi bilmem- böyle bir cevabı kabul etmiyorum. Yanlış olan ne. Nesne, özne ?. Peki ya cevap? Hayır! cevap doğru olabilir ama gerçek degil. Hakikat bu değil. Doğru ile yanlış arasındaki mesafe nekadar ki, yada ne ile ölçeceğim. Cevapların doğruluğunu nasıl anlayacağız. Çaresizlik yada protogoras mı? Sanmam çaresizler cevaplarını bulmuş olanlar, protogoras'a gelince unutun gitsin onun da bizi dinlemeye ihtiyacı var. Nasıl? nasıl? diye soru pompalayan bir kalp gibi atan beyninin zonklamasını duyuyorum. İşte cevabı bu. Biraz kulak verdin mi bu sese gerisi gelecek. Big bang falan akıp gidecek...

Aslında bundan sonrasını yazmasam da olur. Huyum kurusun yazacağım. Bende savuracağım boşluğa fütürsuzca, hoyratça harman yerinde savrulan saman gibi, başak ğibi. Kelimeleri köprü edeceğim, bu bataklığa, güvenle ulaştırsınlar bizi o engin ovalara., diye. Kelimelerin sesi; batarken balçığa, nasıldı o ses, çıkardıkları o boğuk iniltilere kulak asmadan gideceğiz ovalara...

Pompalasın beyinlerimiz kalpleimize "nasıları", "niçinleri" ve ürkütücü "nedenleri".

Kainat bir sorudur. Cevaplar yok yada önemsiz. Sorular topraktır, sudur. Balçık daha güzel bir sorudur ki insan daha da güzel bir sorudur. Cevaplar tükenmiş umutların son durağıdır. Cevabı olan insanlar umutusuz. Sorular insanı diğerlerinden ayırır. Her insan sorusu kadar düşünür, ve sorusu kadar var olur. Kütlesi sorusu kadar olanlar ceavbına ulaşmaya en yakın olanlardır... Sorular cevaplarından daima büyüktür/büyük olmalıdır. Büyüktür ki sorular tükenmez. Soru varlığın kendisidir. O sebep soru cevabı altında ezilmemelidir. Cavabının ezdiği soru birdaha iflah olmaz. Kırılır kandadı kolu uçmaz olur, alacakaranlıkta geceye yakalanıverir.

Sorularımız büyüdükçe bizde büyürüz. Ezilirse sorularımız- güdük kalır büyüyemez, yağmur ormanlarındaki metrelerce yüksekliğe ulaşmış ağaçların gölgesindeki fidanlar gibi baharı tamamlayamadan çürürüz. Ayakta çürür gübre oluruz , o devasa ağaçları besleriz. Tarihte sorusu kendinden ve cevabından büyük insanlar hatırlanacak işler yapmıştır. Filozoflar sorulara verdikleri cevaplar ile değil soruları kadar anılmıştır. İnsanın var oluşundaki anlamda sorudur, ceavaplar önemsiz yada yok. İnsanın var oluşundaki anlamda en büyük soruyu sorabilmektir. O eşsiz en büyük soru. Ona ulaşmak ve o soruyu sormak işte insanın ulaşabileceği ve belki imkansız gibi görünsede huzura ulaşacağı vakit insan, insan; insanlık da, insanlık olacaktır.

O soru ne mi. Ağır olun bi hele sorularınız büyüsün cevapları ezzsin, cesametiniz gölegelensin sorularınızın işaretiyle.......

Ben mi, hala sorularım kütlemin yarısı kadar bile değil.

White Rabbit